Water and Fire -SU ve ATEŞ -(Huzur ve Aşk olmali belki de ama aşk huzurla yaşayamaz ki)
Water and Fire -SU ve ATEŞ
Fazıl Say 'ın Su ve Ateş isimli konser biletini almayı neredeyse kaçırıyordum son dakikada aldım .O hafta boyunca hüzünlü olaylar cereyan etmişti ülkemde. Sürekli Nazım Hikmet Oratoryosunu dinliyordum. Dedim kendi kendime ruhuma ilaç gibi gelecek gerçekten de öyle oldu müziğiyle uzak yaşamak zorunda olduğum ülkeme yolculuk yaptım. Burada yaşadığım yıllar arttıkça bir bazı şeyler silikleşmeye başladı. Sevgisiz bir denizde yüzüyorum sanki bana enerji veren güç veren yegane varlıklar çocuklarım ve ülkemden alabildiğim güzel haberler.
Fazıl Say'ı neden seviyorum işte bu sebebten beni ülkemle toprağımla bağlayan bir müziği var. Konserinin ilk bölümünde Mavi Su ile Ege denizinin masmavi sularına daldım yunuslarla yüzdüm ilk bölümde sakindi deniz yavaş yavaş dalgalanmaya başladı belki de akşam oluyordu. Kemanın seslerı nasılda yunus sesi çıkarabilir dedim kendi kendime. Hepimiz masmavi bir denizin içindeydik konser salonunda Fazıl Sayın pıyanosundan akan su gibi sesler çıkartması plajdan bakıs ınanılmaz gerçekti bir tablo gibi uzanıyordu gözlerimizin önüne.IMutluluk ötesine olan yolculukta Yunusların dansına eşlik eden orkestrada da çok mutluydu yunuslar adeta oryantal bir dansla neşe içinde şarkılar söyleyerek dans ediyorlardı.
İkinci bölümde bir orman canlandı gözümde kara su ama ayın mehtabın olduğu baykuşların bilgelikle öttüğü bir göl kenarı, belkide bir deniz. Mehtabın içinde kurtların uğultusu sardı. Konser salonundaki bizler yolculuk yaptık karanlık çalılıkların içinde yansıyan kara suya bakarak. Gerçek hayatta korkulur ama gerçek neydi kim bilebilir. Önümüze o frenkansta dans eden notalarla biz zaten gerçeğin ta içide değilmiydik.
Yeşil Su ;bir nehir kenarı kuşlar var cıvıl cıvıl ötüyorlar gün ağarmak üzere hayatın mutlu akışı güneşin sudaki aksi ile bizlere de yansıyor. Herşey ne kadar paylaşımsal ve sorunsuz Yaşanan sistemin sorunlu hasta insanlarını çağırıyor adeta.
Fire bölümünde Rus kompozitör Dmitri Chostakovitch in 7. senfonisi çalındı. Ravel in Bolero sunu anımsattı. Haklıydım savaş yılları ve Nazilere karşı oluşturulmuş bir senfoniydi ssavaşı görebiliyordunuz. Alman bombardımanı altında ülkesini terk etmeden halkının kahramanlığını ölümsüzleştirmek istemiş ve bunu da başarmış bir sanatçıymış. Hava bombardımanı sırasında sığınağa bile kaçmamış senfoniyi bitirebilmek için. Tam bir ateş idi ikinci bölüm.
Gala dan sonra bazı dostlar gidecekken gitmeyin , Fazıl Say bizler için orkestrasız gelecek dedim. En önlerden yer bulabildiğim için mutluydum.Fazıl Say ın müziği benim için ibadet demek.Bazen Mevlana bile hayal etmişliğim olmuştur eserlerinı dınlerken. Hatta onun piyanosunun türkçe konuştuğunu bile iddia edebilirim. Gene öyle oldu Kara toprak da gözlerimi kapattım Aşık Veysel'i ve Sultanhisar'da ki tarlaları orada çalışan insanları hayal ettim.Sonra Nazım Hikmet in bir eserini çaldı. Her defasında yüzü bize dönüktü ve elini açıp piyanonun cevabını dinliyordu sanki. Piyano onun ellerinde can buluyordu buna şahit olmak insana sonsuz bir güç veriyordu.Onu dinlerken dimdik oluyor insan başı dik onurlu bir okadar da duygulu.Klasık müzik de çaldı bizlere ruhumun kaybolmuş ötelenmiş hisslerinin notalarıydı sanki dokunduğu.Jazz müzikle ise son mesajını iletti dedi olmuyor sa bırak üzülme,sonra da mı olmadı o nu da bırak gideni yoluna bırak gitsin. Sen kalbinde akan suyu koru ışıldayan hep akacak olan dedi ve konser o gece için bitse de evde O nu dinlemek hep mutluluk benim için.
Ülkemiz karanlık günlerden geçse bile insanlar sanatta ve sevgide hala buluşabiliyorsa bizler için hala umut var demekdir.
Fire bölümünde Rus kompozitör Dmitri Chostakovitch in 7. senfonisi çalındı. Ravel in Bolero sunu anımsattı. Haklıydım savaş yılları ve Nazilere karşı oluşturulmuş bir senfoniydi ssavaşı görebiliyordunuz. Alman bombardımanı altında ülkesini terk etmeden halkının kahramanlığını ölümsüzleştirmek istemiş ve bunu da başarmış bir sanatçıymış. Hava bombardımanı sırasında sığınağa bile kaçmamış senfoniyi bitirebilmek için. Tam bir ateş idi ikinci bölüm.
Gala dan sonra bazı dostlar gidecekken gitmeyin , Fazıl Say bizler için orkestrasız gelecek dedim. En önlerden yer bulabildiğim için mutluydum.Fazıl Say ın müziği benim için ibadet demek.Bazen Mevlana bile hayal etmişliğim olmuştur eserlerinı dınlerken. Hatta onun piyanosunun türkçe konuştuğunu bile iddia edebilirim. Gene öyle oldu Kara toprak da gözlerimi kapattım Aşık Veysel'i ve Sultanhisar'da ki tarlaları orada çalışan insanları hayal ettim.Sonra Nazım Hikmet in bir eserini çaldı. Her defasında yüzü bize dönüktü ve elini açıp piyanonun cevabını dinliyordu sanki. Piyano onun ellerinde can buluyordu buna şahit olmak insana sonsuz bir güç veriyordu.Onu dinlerken dimdik oluyor insan başı dik onurlu bir okadar da duygulu.Klasık müzik de çaldı bizlere ruhumun kaybolmuş ötelenmiş hisslerinin notalarıydı sanki dokunduğu.Jazz müzikle ise son mesajını iletti dedi olmuyor sa bırak üzülme,sonra da mı olmadı o nu da bırak gideni yoluna bırak gitsin. Sen kalbinde akan suyu koru ışıldayan hep akacak olan dedi ve konser o gece için bitse de evde O nu dinlemek hep mutluluk benim için.
Ülkemiz karanlık günlerden geçse bile insanlar sanatta ve sevgide hala buluşabiliyorsa bizler için hala umut var demekdir.
Comments
Post a Comment